15 Ocak 2010 Cuma

Zürih

Beş saattir devam eden yoğun kar yağışı, yaklaşık üç saattir kalkamayan uçağın sıkıntısını unutturuyor bana... Şartların uçak yolculuğu için pek uygun olmaması, bembeyaz olmuş bir havaalanı, pistteki kar temizleme araçları, uçağın kanatlarındaki buzun eritilmesi için sıra beklemek gibi şeyler normalde insana sıkıntı verecek olsa da, Zürih'te geçirdiğim güzel günler, bana şu anda olan biteni unutturuyor ve izlenimlerimi yazmaya heveslendiriyor.

Daha evvel, yolumun üzeri olması sebebiyle, içinden birkaç kez arabayla geçtiğim bu şehri, artık tam manasıyla görmenin vakti geldi diyerek planladım bu seyahati.

Zürih'te, en çok zaman geçirilecek yer olduğu herkes tarafından söylenen Bahnhofstrasse civarında bir otelde kalmak, birçok yere yürüyerek gidilebilmesi açısından çok isabetli bir karar olur. Burası, istasyon ile göl arasında uzanan, birçok butik, alışveriş merkezi ve restoran barındıran çok renkli bir cadde. Baur au Lac, Widder Hotel ve Park Hyatt, bu anlamda tavsiye edebileceğim otellerden bazıları. Yeme içme kültürü çok gelişmiş olan Zürih'te, çeşitli ülke mutfaklarından örnekler tadabileceğiniz sayısız mekan mevcut. Noel'de görüşemeyecek olan aileler ve büyük arkadaş grupları, tatil öncesi birbirlerini kutlamak ve hediyelerini takdim etmek amacıyla kalabalık yemeğe çıktıkları için, istediğimiz mekanlarda yer bulma konusunda biraz sıkıntı çektik. Bundan dolayı, siz de Noel tatiline yakın bir dönemde bu şehri ziyaret etmeyi planlıyorsanız, restoran rezervasyonlarınızı gitmeden netleştirmenizi tavsiye ederim. Zürih'in en meşhur İtalyan restoranı Bindelli, İspanyol yemeklerinin ve müziğinin keyfine varabileceğiniz Cafe Aurelio, restoran sonrasında 'lounge' kısmıyla da çok tutulan Kaufleuten ve pek tabii ki bir Zürih klasiği Kronenhalle bizi yanıltmayan mekanlardı. Bunların arasında Kronenhalle kişisel favorim. Harika yemekler sunan bir İsviçre restoranı olmasının yanında Chagall ve Picasso gibi önemli ressamların orjinal tablolarının duvarları süslemesi, yemek yerken aynı zamanda bir galerideymişsiniz hissi veriyor. Bunlara ek olarak, Kronenhalle'de duyduğum bir hikaye çok ilginç geldi. UBS'in başkanı buranın müdavimlerinden biriymiş. Ne zaman ki UBS büyük zarara uğrayıp, İsviçre hükümeti bu bankaya büyük bir tutar için destek çıkmış, işte o zaman Kronenhalle, bu müdavimini restorana kabul etmemiş; ülkenin parasının gereksiz yere harcanmasına sebep olduğunu ileri sürerek.

Tabii her şey Bahnhofstrasse ile sınırlı değil... Altstadt dedikleri bölge, daracık sokakları ve butikleriyle insanı ayrı bir dünyaya götürüyor. Avrupa'nın en büyük saat kulesine ev sahipliği yapan St.Peter kilisesini görmek gerekli, zira saat kulesinin ihtişamı insanı gerçekten büyülüyor. Bu bölgeye gittiğinizde uğramadan geçmemeniz gereken, bana göre en mühim yerlerden biri, Teuscher. Burası dünyada bazı ülkelerde şubeleri bulunan oldukça meşhur bir çikolata üreticisi, ancak Altstadt'daki bu minik dükkan, rengarenk süslerle donatılmış bir yer olması ve çalışan teyzelerin, orada üretimi yapılan taptaze çikolataları, istediğiniz şekilde paketleyerek sunmasıyla, insanı başka diyarlara götüren bir masal adeta.

Bu masala ortak olmayı düşünenler için; nazik insanları, muhteşem göl manzarası ve rüya gibi çikolatacılarıyla, Zürih görülmeye değer bir şehir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

Fotoğrafım
Instagram:@stylishtimes Snapchat:@astylishtimes Twitter:@AysheRose

İzleyiciler