Her filmden sonra kendi kendime düşünürüm. Görmeye değer mi yoksa değil mi diye. Öyle ki, beğenmediğim bazı filmleri dahi, bir sinemasever görmeli diye nitelendirdiğim olmuştur. Bu film için ise karar veremiyorum.
Görüntüler güzel, değişik çekim açıları yakalanmış. Mekanlar şahane. Kampüs olsun, seyahat edilen yerler olsun, çok güzel. Oyuncular başarılı, özellikle Laçin Ceylan'ı ayakta alkışlıyorum. Tabiri caizse, Oscar'lık bir oyun sergilemiş, içimi titretti filmin sonlarındaki sahnesinde.
Buraya kadar herşey güzel; problem senaryoda başlıyor. Senaryo yazarlığı eğitiminde verdikleri ilk ders, filmde bir tepe noktası olmalı; yani bir vaka olmalı ki izleyici neyin devamını izleyeceğini anlayabilsin, kendini kaptırsın. Filmde böyle birşey beklemeyin, pek bir olay olmuyor. Bir grup gencin, 1 sene boyunca yaşadıklarını görüyoruz sadece.
İnsanların hayatını bize izleten filmleri severim aslında.. Kendi halinde ilerler film.. Sizi sıkmaz, takibi kolaydır.. Ancak mutlaka bir vaka gelişir ve devamında olanları izlersiniz. Sonunda sizi mutlu eder, sonu her nasıl olursa olsun. 'Başka insanların hayatlarında bunlar yaşanıyor' deyip sizi geliştirir. Bu filmde ise bu duygulara kapılamadım, nedeni de birçok sahnenin gereksiz şekilde filmde yer alması ve olay örgülerinin birbirinden kopuk ilerlemesi. Bundan dolayı filmde ısınamadım, kendimi kaptıramadım.
Filmdeki diyaloglar ve yeri geldiğinde sahneyi alan sessizlik, filme çok yakışmış, gayet başarılı. Ah o gereksiz sahneler olmasa.. Onlar olmasa çok daha fazla beğeni kazanabilirdi film.
9 Ekim 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hakkımda

- Aysegul Uluc
- Instagram:@stylishtimes Snapchat:@astylishtimes Twitter:@AysheRose
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder